2024.04.23 18:45 Son Güncellenme: 1970.01.01 02:00 -
AK Partililer açısından şu durum, vahim bir gerçek hiç kuşkusuz:
AK Parti, 31 Mart’ta tarihinin en ağır yenilgisini aldı.
Ancak daha da vahim olanı, tarihinde ilk kez ikinci olmuş ve CHP’nin gerisine düşmüş bir partide, tek bir yöneticinin sorumluluk üstlenerek istifa etmemesidir.
***
Mesela Bursa’da olanlara bakın.
Daha doğrusu olmayanlara…
İl Başkanı, hiçbir şey olmamış gibi görevine devam ediyor.
İlçe başkanları, sanki 31 Mart hiç yaşanmamış gibi, koltuklarında oturmayı sürdürüyor.
Milletvekilleri, geçen ayki hezimet hiç olmamış gibi tek bir hamle yapmıyor.
***
Seçim sonucu, seçim öncesi yaşananların bir izdüşümüydü adeta.
Milletvekillerinden, il ve ilçe yöneticilerine varıncaya dek, hiç kimse ‘mayınlı’ alanlara girmedi, sadece konuların etrafında top çevirdiler.
Tüm enerjilerini, belediye başkan adaylıklarına ve belediye meclis üyeliklerine harcadılar.
Bugüne kadar CHP’de görmeye alıştığımız parti içi iktidar kavgaları AK Parti’de filizlendi.
Belki de ilk kez bir seçimde, CHP’de hakim olan ‘küçük olsun benim olsun’ anlayışı AK Parti’de vücut buldu.
***
CHP’liler ise bugüne kadar AK Parti’ye yönelttikleri tüm eleştirileri unutup, olabildiğince popülist politikalar ürettiler.
Hayatları boyunca alnı secdeye değmemiş CHP’li adaylar camiden çıkmadı, düne kadar dua okunurken dudaklarını oynatan sosyal demokratlar cuma namazlarını kaçırmadı.
Laik tabanlarından çekinmeseler, İmamoğlu gibi cami içinde Kuran okuyup, sosyal medyalarında yayınlayacaklardı.
AK Partililer gibi gece döneri ikram etmediler ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen ‘yandaş’ marketlerin kartlarını seçmene dağıtmakta sakınca görmediler.
***
Özetle CHP, süratle AK Parti’ye benzeşiyor, AK Parti ise günbegün CHP’lileşiyor.