2024.06.16 16:50 Son Güncellenme: 1970.01.01 02:00 -
Siyaseti neden bıraktı? İrgil bunu kitabında anlatmış.
Ceyhun İrgil, Bursa'nın yetiştirmiş olduğu en değerli isimlerden biri. Mesleki anlamda başarıları, iletişimi, insan odaklı yaklaşımı ve en önemlisi ilkeleri olan bir isim. Ona siyasetçi demek haksızlık olur çünkü İrgil, mevcut siyasetçi profilinin çok dışında bir isim.
Dr.Ceyhun İrgil'e CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler öncesi Bursa Büyükşehir Belediye başkanlığını teklif etmiş ancak İrgil'in bazı şartları olmuş. İrgil'in bu şartları,mevcut siyaset yapısının kabul edemeyeceği şartlar olduğu için bu önemli görevi reddetmiş. Aslına bakarsanız İrgil'in herkesin can attığı bu görevi kabul etmemesi onun ne kadar ilkeli bir duruş sergilediğini gösteriyor.Ceyhun İrgil bu durumu ''Olması gereken'' olarak adlandırıyor.
Yazdığı kitaplarla da adından söz ettiren Doktor Ceyhun İrgil, en son ''Dönem ödevi''( Kızıma mektuplar 2) isimli kitabında siyaseti neden bıraktığını anlatmış.
İrgil'in 40 Yaş “Kızıma Mektuplar” kitabının devamı olarak 50'li yaşlarında dünyada ve Türkiye'deki olup bitenler ile ilgili duygu ve görüşlerini kapsıyor. Bu kitabın ilk 44 sayfasında Dr. Ceyhun İrgil, siyasete nasıl girdiğini ve neden bıraktığını özetlemiş.
Aslında Ceyhun İrgil'e Bursa'nın en çok ihtiyacı olduğu bir dönemde siyaseti neden bıraktığını bizlerde anlamaya çalıştık.
Ceyhun İrgil'in siyaseti neden bıraktığının cevapları
Dr. Ceyhun İrgil'in ilk 44 sayfada neler anlattı?
Dönem ödevi kitabından
Aktif siyasetin içindeyken- ki ben buna “politika” diyorum.
Çünkü herkes siyasetin içindedir, aktif siyaset kendi has kuralları nedeniyle olağan ve sıradan insanın beklentisiz pasif siyasetinden ayrıştırılmalıdır. Yani kendi tanımımla “aktif politika” içindeyken, pasif siyasetin” içinden geldiğim için ciddi düşünsel, ideolojik travmalarım ve çelişkilerim oldu. Çünkü genel aktif politik ortamın, Meclis, partilerin ve bu yapıların çevresinde konuşulan çıkar çevrelerinin, bu denli seviyesiz hatta yozlaşma boyutunda olabileceğini hayal edememiştim.
Hep iyimser ve idealist, nahif bir optimizm ruh hali içinde olduğumu itiraf etmeliyim. Bu nedenle daha ilk aylarda tabloyu görünce, aktif siyaseti bırakmaya karar verdim. Ancak “ön seçimle'' Meclis’e gelmiş olmanın sorumluluğu ve minnetiile -ki minnetin yükü ağır olur- sabredip olabildiğince çalışarak, elimden gelenin en iyisini yapmaya çabaladım. Hepsi bu. Çabaladım. Bir şeyler başarabildin mi, derseniz? Yanıtım olumlu değil…Belki eğitim ve sağlık alanında birkaç şey.
İşte politikaya dair bu tür kanıksanmış bilgilerin ve gerçeklerin kaygısı ile tüm bu süreçte öncelikle “doğrudan çok yanlıştan kaçınmaya” ve toplumda yerleşik genel “politikacı” tipine benzememeye çalışmak. Kendimiz için ne tanı koysak yanlış, eksik… ne desek yanlı, duygusal, sübjektif…
Aktif politikanın sıradanlığı içinde doğru yapmaktan öte öncelikle yanlış yapmamaya, yanlış konuşmamaya dikkat ettim. Yalan söylemeden politika yapmanın güçlüğünü anlar anlamaz, sadece kendi alanımda kalarak az konuşmaya çalıştım. Kendimce başarabildiğim şey ise; bilerek isteyerek yanıltmadım, yanlışı onaylamadım. Yanıldığı, yanılttığım oldu. Ama yine de yanlışa onay vermemeye direndim. Hiçbir şey yapmadıysam, yalan-yanlış söylemektense susmayı tercih ettim. Ama içimde yara olan söylenememiş yanlış ve yalanlar değil, doğru bildiğini, doğrusuna inandığını her yerde söyleyememek…
İşte aktif politikada en yıpratıcı olan ve yapamadığım şey bu oldu. Bu nedenle pasif siyaset çok daha özgür ve sahici, samimi gibi geliyor bana…
Aktif siyasete karşı değilim, siyasal kurumlar olmadan demokrasinin olabileceğine elbette inanmıyorum, ancak pasif siyasi alanda, hesap verdiğin ve sorumlu olduğun tek yer; vicdan. Ne lider, ne parti, ne de bağlayıcı siyasi tutum.
İşte Dr. Ceyhun İrgil siyaseti neden bıraktığını bu şekilde ifade etmiş.
Umarız Ceyhun İrgil gibi isimlerin sayısı artar ve siyasetin içinde aktif olurlar.
Çünkü onlara bu ülkenin ihtiyacı var!