2024.10.05 01:32 Son Güncellenme: 2024.10.05 02:27 - ANALİZ
Son günlerde TV'ler de, sosyal medyalarda ve haber sitelerinde gördüğümüz , duyduğumuz haberlere inanamıyoruz . Yaşanan cinayet, tecavüz, sapıklık haberleri Türk aile yapısına uymayan sapkınlılar ve sonuçları tehlikeli bir şekilde yayılmaya devam ediyor. Bir başka görüş ise gündüz yayınlanan cinayet konulu programlar yaşananları normalleştiriyor şeklinde. Yıllar önce kapısı açık uyuyan millet olmaktam çıktık ve yanı başımızda olanlara duyarsız kalan bir toplum olduk.
Tiviport olara ''Bu biz değiliz!'' analiz haberin detaylarını sizlerle paylaşıyoruz.
Son günlerde duyduğumuz haberler toplumun değişiminin en büyük göstergesi olarak yorumlanıyor. İnsanların tahammülsüzlüğü giderek artıyor. Saygı kavramı rafa kalkmış durumda ve herkesin psikolojisi son derece endişe verici durumda.
Eğitimsiz bir toplum mu? Yoksa opresyonlarla yönetilen bir toplum mu? soruları cevap arıyor.
İlk olarak gündüz saatlerinde yayınlanan ve saatlerce süren TV programlarına dikkat çekmek istiyoruz. Bu programlarda yaşananlar Türk toplum yapısına uygun olmayan içerikler olarak yorumlanıyor.
Bu yayınlarda ki konulardan örnek verecek olursak;
Komşusu sevgilisi çıktı sonra da kocası öldürdü!
İki kız kardeş aynı adamla sevgili!
Anne mi katil?
Aile arası şiddet televizyonda milyonların önünde çözülüyor!
Bu çocuğun babası kim?
İşte bu iğrenç konuların milyonların önünde tartışıldığı bir ortamdan bahsediyoruz. Bu iğrençlikleri bir film gibi izleyen milyonlarca insan ve bir süre sonra izledikleri konular normalleşiyor yada normalleştiriliyor.
Artık cinayetler, tecavüzler herkes için normal bir kavram haline gelmiş durumda.
Yıılar önce kapısını açık tutan bu millet şimdi yanı başında dayak yiyen kadınlara bile sahip çıkmıyor. Yolda birinin başına bir iş gelse dönüp bakan yok!
Geçtiğimiz günlerde Bursa'da yaşanan bir olayı hatırlatmak istiyoruz. Altıparmak caddesinde yaşanan olay bir insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu, tesadüfen yaşadığımıza bir örnek. Kaldırımda arkadaşı ile yüryen bir genç arkadan yaklaşan biri tarafından ensesinden vuruluyor ve hayatını kaybedyor. Cinayeti işleyen kişi saatler içinde yakalanıyor ve ifadesinde ''Ben yanlış kişiyi vurmuşum'' diyor. Asıl vuracağı kişiye benzetiyor ve tetiği çekiyor. Aslında durum öyle bir hal almış ki, husumetlinizin olmasına gerek yok! Birinin husumetlisine benzetilmeniz bile her an hayatınızı kaybetmeniz için bir sebep olabilir.
Bursa'da ki bir başka cinayet haberinin konusu ise gelecek için endişe verici. 16 yaşında bir çocuk, 15 yaşında başka bir çocuğu bıçakla öldürüyor.
İnanılır gibi değil!
Artık çocuklarımızın bile ne ile karşılaşacağı belli olmayan bir durum ile karşı karşıyayız.
TİKTOK gibi tehlikeli, ahlaki değerleri yok eden sosyal medya platformlarının yanında, gündüz kuşaklarında yayınlanan TV programları ile ''Biz nereye gidiyoruz böyle?'' sorusu soruluyor ancak cevabını bulamıyoruz.
İşte bu yayınlar devam ettikçe, yaşanan iğrençlikler, artık toplumumuz yaşananları kabullenme sürecine girmiş ve birileri tarafından ise normalleştirme çalışmalarının sonucu olarak görüyoruz.
Kısacası cinayetler ,tecavüzler hayatımızın parçası olmuş durumda.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya cinayet, aldatma, şiddet ve dolandırıcılık gibi hassas konuların ele alındığı gündüz kuşağı programlarına tepki gösterdi. Bakan Yerlikaya "Hiç kusura bakmasınlar o yayınlardan hoşlanmıyorum. Bu yayınlarda etik değerlerden sapmalar var. Bazı şeylerin herkesin ortasında konuşmamızın ne anlamı var yani. Bunun Basın-yayın özgürlüğüyle ne alakası var. Suçu aydınlatmak İçişleri Bakanlığı'nın işi. Adaletin tecelli etmesi Adalet Bakanlığı'nın işi" dedi.
2021 yılında RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile yapılan röportajın bir kısmını sizinle paylaşmak istiyoruz;
-Kadın programları da son günlerde çok gündeme geliyor. Buna yönelik bir düzenleme düşünüyor musunuz?
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin: Kadın kuşağı çok reyting alan ve izlenen bir dilim. Kadınlarımız da izliyor, çocuklarımız da. Bize bu programlarla ilgili çok fazla şikayet geliyor. Geçtiğimiz günlerde aşırıya kaçanlara ceza vermek zorunda kaldık. Bu programların içeriğini dönüştürmemiz gerekiyor. Tüm bu programları yapanlarla ve kanallarla bir toplantı yapmayı planlıyoruz. Programları kaldırmayı düşünmüyoruz ama içeriğinin mutlaka kamu yararına olacak şekilde evrilmesi gerekiyor. Yakın zamanda bunun için gerekli adımları da atacağız.
Pek umut vermeyen bir açıklama çünkü bu röportajın yapıldığı tarih bundan tam üç yıl önce ve bu zaman kadar herhangi bir önlem alınmış değil.
1918'de Çanakkale'de yeterli silahımız bile yok iken birliğimiz ve beraberliğimizle kazandığımız zaferlerle... Evet! En büyük silahımız birliğimiz, beraberliğimizin ispatı olan zaferlerin ardından şimdi yanıbaşımızda ki komşumuza bile sahip çıkmayan bir toplum haline dönüşüyoruz.
Şimdi şu soruyu sormak istiyoruz.
Bu topluma bir opresyon mu yapılıyor?