2025.02.09 18:38 Son Güncellenme: 2025.02.10 10:06 - GÜNCEL
Türkiye'de son yıllarda evde kalan gençlerin sayısının hızla arttığı gözlemleniyor. Gençlerin bağımsızlıklarını kazanma ve iş hayatına atılma çabaları, ekonomik faktörler, eğitim durumları ve sosyal yapının etkisiyle şekilleniyor. Ancak, özellikle büyükşehirlerde bu durumun daha belirgin hale geldiği ve 'ev gençliği' kavramının hızla büyüdüğü bir gerçek.
Ev gençliği, genellikle 18-35 yaş arası gençlerin, ailelerinin evinden bağımsız bir yaşam kurmadan, ekonomik sebepler veya sosyal koşullar nedeniyle ebeveynleriyle birlikte yaşayan gençler olarak tanımlanıyor. Bu durum, gençlerin üniversite eğitimine devam etmeleri, iş bulmada zorluk yaşamaları ya da daha uzun süre ailelerinin desteğine ihtiyaç duymaları gibi birçok faktöre dayanıyor. Türkiye'de özellikle büyükşehirlerde bu genç nüfusunun artış göstermesi, evde kalan genç sayısının hızla yükselmesine neden oluyor.
Evde kalan genç sayısının artmasındaki başlıca sebeplerin başında ekonomik faktörler geliyor. Türkiye'deki enflasyon oranlarının yükselmesi, konut fiyatlarının artması ve yaşam maliyetlerinin giderek daha zor hale gelmesi, gençlerin bağımsız bir yaşam sürmelerini engelliyor. Birçok genç, gelir düzeyinin yetersizliği nedeniyle kirada yaşamak ya da bağımsız bir ev kurmak yerine, ailelerinin evinde yaşamayı tercih ediyor. Özellikle işsizlik oranlarının yüksek olduğu dönemde, gençlerin iş bulma süreçlerinin uzaması da evde kalmayı zorunlu kılıyor.
Türkiye'de eğitim seviyesinin yükselmesiyle birlikte, üniversite mezunu olan gençlerin iş bulma süreci de uzamış durumda. Birçok üniversite mezunu, istediği işte çalışmaya başlamakta zorlanıyor ve bu durum onları ailelerinin evine geri dönmeye zorlayabiliyor. Ayrıca, büyük şehirlerdeki yaşam standartlarının yüksekliği, özellikle üniversite eğitimi sonrası bağımsız yaşama konusunda engel oluşturabiliyor.
İş bulma zorlukları ve düşük maaşlar, gençlerin ekonomisini zorlayan unsurlar olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, büyük şehirlerde kira fiyatlarının ve yaşam maliyetlerinin artması, gençlerin kendi ayakları üzerinde durmasını zorlaştırıyor. Evde kalmak, bu gençler için ekonomik bir çözüm sunarken, uzun vadede bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini de geciktiriyor.
Aile yapısının da ev gençliği üzerindeki etkisi büyük. Türkiye'de aile bağlarının güçlü olması, geleneksel değerlerin etkisiyle gençlerin evden ayrılmalarını ertelemelerine neden olabiliyor. Gençler, ailelerinin desteğiyle ekonomik olarak daha rahat bir yaşam sürdürürken, bu durum bağımsızlıklarını kazanmalarını zorlaştırabiliyor. Ailelerin, çocuklarının evde kalmasını istemeleri ve bu durumu desteklemeleri, evde kalan gençlerin sayısını artıran bir başka faktör olarak dikkat çekiyor.
Bununla birlikte, evde kalan gençlerin sosyal yaşamları da etkileniyor. Birçok genç, bağımsız bir yaşam kurmak yerine, ailelerinin evinde kalmayı tercih ederek sosyal hayatlarını sınırlayabiliyor. Öte yandan, bazı gençler bu durumu geçici bir çözüm olarak görüp, bir gün kendi evlerine çıkma hedefiyle yaşamlarına devam ediyorlar.
Evde kalan gençlerin yaşam tarzları, bazı psikolojik ve sosyal sonuçlar doğurabiliyor. Aileleriyle uzun süre yaşamaya devam eden gençler, bağımsızlıklarını kazanamadıkça, özgüven eksikliği yaşayabiliyorlar. Ayrıca, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan gençler, iş bulma ve yaşamlarını kurma süreçlerinde hayal kırıklıkları yaşayabiliyorlar.
Bunun yanı sıra, evde kalan gençlerin sosyal etkileşimleri de kısıtlanabiliyor. Bağımsız bir yaşam tarzına sahip olmayan bu bireyler, arkadaşları ve çevreleriyle daha az zaman geçirebiliyor, toplumsal hayattan uzaklaşabiliyorlar. Bu durum, gençlerin yalnızlık ve stres gibi psikolojik sorunlarla baş etmelerini zorlaştırabiliyor.
Ev gençlerinin artışı, toplumun sosyal yapısını da etkiliyor. Bir yandan gençlerin eğitim ve iş hayatında daha geç bir aşamaya gelmesi, toplumun genel ekonomik yapısının yavaşlamasına neden olabilirken, diğer yandan, evde kalan gençler, aile içindeki dinamikleri değiştirebiliyor. Gençlerin bağımsızlıklarını kazanamamaları, ev içinde daha fazla bağımlılık ve karşılıklı sorumluluk gereksinimi doğuruyor. Bu durum da aile içi ilişkileri şekillendiriyor.
Toplumun, bu durumu çözebilmesi için gençlerin iş bulma süreçlerinin hızlanması, yaşam maliyetlerinin düşürülmesi ve konut krizine yönelik çözüm üretilmesi gerekiyor. Ayrıca, psikolojik destekler ve kariyer rehberlik hizmetleri de gençlerin bağımsız yaşam yolundaki zorluklarla baş etmelerine yardımcı olabilir.
(Ramazan Gültaş)