TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız "Gökyüzündeki sıcaklığın kilometrelerce derindeki bu fayları tetiklemesi gibi bir durum söz konusu olmaz." dedi.

Hava sıcaklığının artması nedeniyle halk arasında deprem olacak algısının ortaya çıkmasının gerçeği yansıtmadığını ifade eden TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası

Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız tarihte birçok depremin kış mevsiminde meydana geldiğini ifade etti. Kentsel dönüşümün deprem açısından çok önemli olduğunu ancak bu konuda da özellikle riskli bölgelere önem verilmesi gerektiğini ifade eden Mehmet Yıldız havaların ısınmasının depreme hiçbir etkisi olmadığını belirtti.

Yıldız şu açıklamayı yaptı:

" Havanın renginin değişiminin, havanın sıcaklığının değişiminin, denizdeki popülasyonun eğiliminin yani bunların direkt depremlerle bir alakası yok. Mesela 6 Şubat

depremleri kış ayında meydana geldi.

Deprem fay hatları, fay segmentleri boyunca kilometrelerce derinde olan aslında bütün dünyadaki okyanus ve karasal kıtaların hareketi ile meydana geliyor. Gökyüzündeki sıcaklığın kilometrelerce derindeki bu fayları tetiklemesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Yani havanın ısınmasıyla depremin bir alakası yok.

En yakın 6 Şubat depremleri ne zaman oldu? Kar vardı bölgede. 1855'te Bursa'da yaşadığımız küçükkıyamet diye adlandırılan deprem yine kış döneminde oldu. Tarihte kayıtlarabaktığımız zaman o bölgede yangınlarında çok olduğu kayıplarında yangınlarabağlı olarak yükseldiğinden bahis ediliyor. Yani o dönemde evlerde sobayanıyordu.

Dolayısıyla bir 17 Ağustosumuz ki önümüzdeki ay yıl dönümü olacak budeprem yaz dönemine denk geldi. Bunun dışında birçok büyük depremin mevsimlebir alakası yok. Tekrarlama periyodunu tamamlamış olan fayların kırılmasıyladeprem meydana gelir. Buda mevsim seçmez, saat seçmez gün de seçmez."

1999'dan bugüne tedbir alındı mı?

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube YönetimKurulu Başkanı Mehmet Yıldız 1999 depremi sonrasında bazı tedbirlerin alındığınıancak yeterli olmadığını ifade etti. Bilimin ışığında önemli çalışmalaraimza atılması gerektiğini ifade eden Yıldız sözlerini şöyle tamamladı:

"Hiçbir tedbir alınmadı dersek haksızlık etmiş oluruz.1999'dan sonra tabii i bir milat oldu bizim için. Jeoloji Mühendisleri olarak tahazırlamış olduğumuz zemin etüt raporları zorunlu değildi mesela ancak otarihten sonra zorunlu oldu. Yapı yönetmelikleri değişti, süreç güncellendi. Bununla alakalı yapı denetimi oluştu. İyi ya da kötü tartışılır bazı konularıama denetimli bir inşaat sürecine geçildi.

Tabii ki yapılan şeyler var."

Bilinçlenme anlamında da eskisine göre daha iyiyiz ama, yeterli miyiz, olduk mu?

"Tabii ki olmadık. Geliştirerek devam etmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşümlerin tabiiki faydası var bununda hızlanarak devam etmesini savunuyorum. Tabi bilimin ışığında inşaat mühendislerinden jeoloji mühendislerinden destek alınarak, yerseçiminden nereye öncelik verilmesi gerektiğinden nasıl bir yapılaşmaya gidileceğinden, ön kararların çalışmaların yapılabilmesi lazım. Buna istinaden bu çalışmalarınortaya konulması lazım. Bunlar için en riskli bölgelerden başlanması lazım.

Bizimyapı olarak, zemin olarak, nüfus yoğunluğu olarak Bursa'da en riskli bölgeneresiyse oradan başlamamız lazım, yöntemin bu olması lazım. Bölgemizde kuzey Anadolufayının üst kolu var buradaki fay yapısıyla buradaki yapı stoğuyla Japonya birdeğil. Japonya örneği veriliyor bu çok farklı bir konu. Bizim neredeyse herşehrimizin merkezinden fay hatları geçiyor ve bunlar 7 ve üzeri depremoluşturabilecek faylar. Japonya'da oluşan depremlerin çoğu okyanus açıkların dave derinliklerinde oluşuyor. oradaki en büyük risk tsunami riski. Elma ile armutu kıyaslıyoruz bazen. "