tiviPORT

Kızılcıklı'dan sert eleştiri

2024.04.18 11:12 Son Güncellenme: 1970.01.01 02:00 -

Kızılcıklı'dan sert eleştiri

AK Parti 22. ve  23. Dönem Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı, kuruluş felsefesinden uzaklaştığını söylediği AK Parti’nin, halkın uyarılarını dikkate almadığı için 2024 yenilgisinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. AK Parti’yi AK Parti yapan değerlerden çok uzaklaşıldığını da öne süren Kızılcıklı,AK Parti statükoya yaklaştı ve parti devleti görüntüsü verdi. Bürokraside, üniversitelerde, devlet dairelerinde, her yerde statüko hakim olmaya başladı ve halk faturayı kesti” diye konuştu. AK Parti’de kadro değişiminden önce zihniyet devriminin gerçekleştirilmesi gerektiğine inanan Kızılcıklı, “Zihniyet devrimi gerçekleşirse, ben de dahil herkes geri döner” dedi. Kızılcıklı, ortada büyük bir başarısızlık olmasına rağmen tek bir yöneticinin istifa etmemesini de sert bir dille eleştirdi. 

AK Parti neden kaybetti” konulu yazı dizimizin 3. gün konuğu 22. ve 23. Dönem Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı. 

“SEÇMENİN UYARILARI DİKKATE ALINMADI” 

AK Parti açısından düşündüğümüzde,  zamanında verilen mesajların iyi okunamadığını ve hafif uyarıların 2024 seçiminde çok ciddi bir uyarı haline geldiğini görüyorum. Mesela, 2015 Haziran seçiminde seçmen ilk kez AK Parti’yi iktidar yapmamıştı ve bu bir uyarıydı ama mesaj alındı denildi. Seçim yenilendi ve AK Parti yeniden tek başına iktidar oldu ama seçmenin uyarısı da unutuldu. 2018 seçiminde, bana göre Tayyip Bey stratejik ve çok önemli bir hamle yaptı. 2019 yerel seçimlerinden sonra yapılması gereken cumhurbaşkanlığı seçimini 2018’de yaptı. Çünkü Erdoğan, AK Partili belediyelerdeki başarısızlığı görmüştü.  Partisinin belediyelerinin hizmet edemediğini ve borç içinde olduğunu görmüş, cumhurbaşkanlığı seçimini öne almıştı. Aynı zamanda MHP ile de ittifak yaparak, seçimi kazandı. Ancak 2019 yerel seçimlerinde seçmen uyarılarına devam etti. Seçmen bu kez İstanbul ve Ankara’yı CHP’ye vererek bir uyarı daha yaptı. 2023 seçimlerinde ise bu kez Tayyip Erdoğan’ı  2. tura bırakarak, yeni bir uyarı mesajı verdi. Tüm bu uyarılar dikkate alınmadığı için de Tayyip Erdoğan’a sesini duyuramayan seçmen 2024 yerel seçimlerinde ciddi bir fatura kesti. Böylece AK Parti, kurulduğu günden bu yana ilk kez 2. parti oldu. Bu tabii büyük bir başarısızlık. 

“AK PARTİ’Yİ AK PARTİ YAPAN DEĞERLERDEN UZAKLAŞILDI”

Neden böyle oldu? AK Partililer, AK Parti’yi AK Parti yapan değerlerden ve kimliğinden çok uzaklaştı. Neydi o değerler? Öncelikle reformcu ve  özgürlükçü kimliği. Halk gibi yaşayan, halkın değerleriyle barışık, mütevazı, AB ilkelerini rehber edinmiş bir kimlik bu. Türkiye’yi değiştirme ve dönüştürme hedefi  olan, vizyoner, şeffaflığı öne çıkaran, insan haklarına, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne vurgu yapan bir kimlik. Ama 2015’lerden sonra, bunların hepsinden hızla uzaklaşan, halkından uzaklaşan, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, AB  ilkelerinden uzaklaşan bir AK Parti var. Dolayısıyla seçim kazandıkça, statükoya yaslanan bir partiye dönüştü AK Parti. Halk kendi seçtiği milletvekillerinin yaptıklarını görünce, “benim partim bu değil, böyle olmamalıydı” diye mesajlar verdi. Ama araya öyle katmanlar girmiş ki halk mesajını Tayyip Erdoğan’a da ulaştıramıyor. 

PARTİ DEVLETİNE DÖNÜŞTÜ, STATÜKOCU OLDU” 

Tayyip Erdoğan başbakan seçildiğinde ben de milletvekili seçilmiştim.  Milletvekilleri kiralık evlerde oturuyor hatta bu ülkenin başbakanı da Keçiören’de kiralık bir evde oturuyordu. Başbakanın  komşuları vardı ve insanlarla sık sık görüşüyor, onların dertleriyle ilgilenip notlar alıyor, çarşıda ve pazarda daha çok dolaşıyordu. Yani durumu bizzat kendisi analiz ediyordu. Ama kendi tabiriyle Külliye’ye geçtikten sonra halkla arasına genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, danışmanlar ve bakanlar girdi. İşin  vahametini kendisine anlatmadılar, kendisi de anlayamadı. AK Parti statükoya yaklaştı ve parti devleti görüntüsü verdi. Bürokraside, üniversitelerde, devlet dairelerinde, her yerde statüko hakim olmaya başladı ve halk faturayı kesti.

KADROLARDAN ÖNCE ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM ŞART” 

Bundan sonra ne yapılması gerekir? Bir kere zihinsel dönüşümün gerçekleşmesi gerekir. Kadroların, bakanlar kurulunun, genel başkan yardımcılarının değişmesiyle bu işin çözüleceğine inanmıyorum. AK Parti’nin zihinsel bir değişime ve dönüşüme ihtiyacı var. Bu da yeniden özgürlükçü ve reformcu bir kimliğe geri dönmeyi gerektirir. Seçim bittikten sonra bir milletvekili, seçim sonuçlarının acısını yüreğinde hissetmesi gerekirken, Monaco’da ıstakoz fotoğrafı paylaşabiliyor. Başka bir milletvekili, seçimden sonra seçim mağlubiyetini Maldivler’de tatil yaparak üzerinden atmaya çalışıyor.  Anlaşılan seçim yenilgisi bile bunları üzmemiş. Çünkü tatillerinden, rahatlarından geri kalmıyorlar. Bu durum bile, halktan kopan AK Parti’de nasıl bir zihniyet dönüşümü yapılması gerektiğini gösteriyor. Yeni bir hikaye yazıp, yeni bir program başlattıktan sonra buna uygun kadrolar oluşturulmalı. Bugünkü kadroların bu dönüşüme uygun olmadığını çok rahat söyleyebilirim. Üzülerek söylüyorum ki milletvekilinden, il başkanına, bakanından, belediye başkanına varıncaya kadar herkes, “Bu koltuğa beni Tayyip Erdoğan oturttu, vatandaştan banane” dercesine bir yaklaşım içerisinde. Yani, “Beni millet seçti, ben millete sorumluyum” anlayışından, “Beni Tayyip Erdoğan seçtirdi, ben Tayyip Erdoğan’a sorumluyum” anlayışına döndü. Bu yüzden, bu kadronun kuruluştaki felsefeyi ve ruhu anlaması, halkla bütünleşmesi mümkün değil.  Tayyip Erdoğan dedi ya, seçimi değil, ruhumuzu kaybettik diye… İşte o AK Parti ruhunu geri getiremezseniz, yeni bir başarı hikayesi yazmanın çok mümkün olacağını düşünmüyorum. 

“BÜYÜK BİR BAŞARISIZLIĞIN ARDINDAN TEK BİR İSTİFA YOK!”

AK Parti’de zihinsel devrim olursa, ben de dahil herkes geri döner. AK Parti’de milletvekilliği yaptığımı söyleyince, AK Partili olsun olmasın herkes, 2002’den sonraki ilk 2 dönemi hatırlatıyorlar. Çünkü ilk 2 dönem, hizmet çıtasının en yukarıda olduğu, ekonomide başarıların geldiği dönemlerdi. İşin kolaycılığına da kaçmayan ve her şeyi Tayyip Erdoğan’a bağlamayan, tüm yükü onun omuzlarına yüklemeyen bir kadro, Türkiye’yi karış karış gezen bakanlar, il başkanları  ve milletvekilleri vardı. Samimiydik ve amatör ruhla çalışıyorduk. 

İşin en acı tarafı, büyük bir başarısızlık ortadayken, hala il ve ilçelerde bir kişinin bile görevinden istifa etmemesi. Bu başarısızlığın faturasını bile Tayyip Erdoğan’a çıkarmaya çalışıyorlar. Yıllardır Tayyip Erdoğan sayesinde belli makam ve mevkilerde oturanlar, bu başarısızlık bizim yüzümüzden oldu diyerek, istifa etme erdemini gösteremiyorlar. Bizi Tayyip Erdoğan istifa ettirsinler diye bekliyorlar.