Klasik masallardan korku-komediye, belgeselden animasyona… MUBI’nin ağustos seçkisi sinemaseverleri ekrana çağırıyor
Tatile gidemeyen, klimanın altında ya da pencere kenarında bir bardak soğuk içecekle ekran karşısında vakit geçirmek isteyenler için MUBI, bu yazın kaçırılmaması gereken dijital durağı.
Kadın Bedeni, Sessizlik ve Direniş: Nisan
Dea Kulumbegashvili’nin 2024 Venedik Film Festivali Jüri Özel Ödülü sahibi filmi “Nisan”, Gürcistan kırsalında görev yapan bir jinekoloğun içsel çöküşüne odaklanıyor. Kürtaj ve doğum kontrolü gibi toplumun hâlâ tartışmalı gördüğü konuları sessiz, mesafeli ama etkileyici bir sinema diliyle işleyen film, yaz sıcağında izleyiciyi içsel bir yolculuğa davet ediyor.
Punk Ruhlu Kadınlar: Balkondaki Kadınlar
Marsilya’da bunaltıcı bir sıcak dalgası sırasında aynı dairede mahsur kalan üç kadının özgürlük arayışını anlatan “Balkondaki Kadınlar”, Noémie Merlant’ın ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi. Punk esintili korku-komedi türünde ilerleyen film, ataerkilliğe, cinselliğe ve dayanışmaya dair sert ama özgür bir bakış sunuyor.
Gülümseten Absürtlük: Evrensel Dil
Matthew Rankin’in Cannes çıkışlı filmi “Evrensel Dil”, soğuk Winnipeg sokaklarında geçen absürt bir üçlemeden oluşuyor. Göç, iletişim ve kültürel kimlik üzerine şiirsel ve esprili bir bakış sunan film, sıcak yaz günlerinde zihni serinleten, çarpıcı bir izlek öneriyor.
Hiciv ve Bellek: Ütopya’dan Sekiz Kartpostal
Radu Jude ve Christian Ferencz-Flatz’ın birlikte yönettiği belgesel “Ütopya’dan Sekiz Kartpostal”, Romanya’nın geç kapitalist döneminde çekilen televizyon reklamlarını hicivli bir dille ele alıyor. Geçmişle bugünün ilişkisini arşiv görüntüleriyle sorgulayan film, tarih ve medya ilişkisini ironik bir bakışla sorgulamak isteyenler için birebir.
Mikro Hikâyeler, Büyük Dertler: Neukölln’ün Örümcek Adamı
Altay Erlik’in kişisel deneyiminden doğan “Neukölln’ün Örümcek Adamı”, Berlin’de sokakta rastladığı evsiz bir adamla yaptığı kısa ama etkileyici sohbetten yola çıkıyor. Göç, kimlik ve toplumsal dışlanma gibi temaları gündelik hayatın içinden çıkararak izleyiciye ulaştıran film, kısa süresine rağmen güçlü bir etki yaratıyor.
Yerli Animasyonun Güçlü Sesi: Gökalp Gönen Seçkisi
“Avarya”, “Altın Vuruş” ve “Lâl” gibi kısa ama etkileyici animasyonlarıyla tanınan Gökalp Gönen, MUBI seçkisinde özel bir yer ediniyor. Fantastik ve bilimkurgu türlerindeki bu filmler, kısa sürede büyük anlatılar sunmayı başaran, görsel olarak sade ama anlatım olarak yoğun işler arayanlar için birebir.
Yazdan Geriye Kalanlar
Sis Gürdal’ın “Yazın Sonu” adlı kısa filmi, ilk aşkı deneyimleyen bir genç kızın ailesiyle yaşadığı gerilimli yaz günlerine odaklanıyor. Film, yaz sıcaklarına bir de duygusal sıcaklık ekleyerek gençliğe, bastırılmış isteklere ve aidiyet arayışına değiniyor.
Orçun Köksal’ın İstanbul Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödülünü kazanan filmi “Bars”, Anadolu parsını araştırmak üzere yola çıkan iki zooloğun hikâyesi üzerinden kaybolmuş kimliklere ve doğayla kurulan ilişkilere dair sorular yöneltiyor.
Pedro Reyes’in kısa belgeseli “Bulutun Altında” ise Kuzey Amerika’daki yerli halkın yaşadığı topraklarda yapılan nükleer deneylerin sonuçlarını, “nükleer kolonializm” kavramı üzerinden sorguluyor.
MUBI ile Yazı Sinemayla Serinletin
Sıcak havalarda şehirden uzaklaşamayanlar için sinema iyi bir kaçış yolu olabilir. Ağustos ayında MUBI’de yer alacak bu filmler, izleyicileri hem yeni sinema dillerini keşfetmeye hem de dünyanın dört bir yanından farklı hayatlara tanıklık etmeye davet ediyor. Evde serin bir köşede, iyi bir filmle geçecek yaz akşamları için MUBI bu ay da dolu dolu.
Kaynak:
