Bursa’nın tarihi yerleri, sadece Türk tarihi için değil, insanlık tarihi açısından önemli sayıldığından UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak koruma altına alınmaya uygun görülmüş yerler.
Bu sebeple yerli yabancı her turistin öncelikleri arasında Osmanlı’yı bir beylikten imparatorluğa taşıyan Bursa’nın tarihi yerleri geliyor.
En güçlü döneminde keşfedilmiş dünyanın 2/3’nü yöneten Osmanlı‘nın bu gelişiminde şehircilik anlayışının, vakıf ve külliyelerinin, hanlarda canlanan ticaretin büyük payı olmuş. Bir dünya devinin beşiğini gezmek isterseniz bu bilgiler çok işinize yarayacak.
Bursa’da İlk Türkler
Osmanlı’lara gelinceye kadar; müslümanların Bursa’ya geliş hikayesi Abbasi’ler döneminde başlasa da Türklerin Bursa topraklarına gelişi 1081 yılında olmuş. Ondan sonra da zaten 1097 yılında yapılan bir seferle Türkler ilk kez Bursa’yı ele geçirmiş. Fakat bu şu ana kadar giden bir dönemin başlangıcı olamamış henüz çünkü Bizans Bursa’yı ele geçirmiş ve tam 1214 yılına kadar Bursa Rumların olmuş.
Diğer tarafından 1299 yılında Selçuklu yıkılma dönemindeyken Osman Gazi Yarhisar ve Bilecik’i fethedip Osmanoğulları adında bir beylik olarak bağımsızlığını ilan etmiş. 1301 yılında da Bursa’daki Yenişehir Ovası ve civarı fethedilip Yenişehir başkent yapılmış. Böylece Bursa Osmanlı’nın ilk başkenti olması özelliğini taşıyarak tarihe koca bir imza atmış. Ayrıca Bursa Osmanlı Devleti’nde kentleşen ilk birkaç şehirden biri olunca, daha sonra ortaya çıkan Türk-Osmanlı şehirlerine önayak olmuş bir nevi.
Bursa Neden Bir Dünya Kültür Mirası?
Peki Bursa neden UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde? Onu dünya mirası için bu kadar özel kılan ne? Bursa tarih boyunca Osmanlı Devleti için en önemli şehirlerden olmuş. İpek yolu üzerinde sahip olduğu hanlar sayesinde sahip olduğu ticari rol; Osmanlı’daki Vakıf Sistemi temelli sosyal yaşama ışık tutması, Bursa’nın tarihi yerleri dediğimiz külliye, camii, han ve hamamlarının gerçekten otantik olması, Bursa’dan çıkma Osmanlı mimarisini yansıtan yapılara ev sahipliği yapması ve basitçe Osmanlı’nın ikinci başkenti olması birçok nedenden birkaçı sadece.
Etkili Şehir Planlaması, Vakıf Sistemi ve Külliyeler
Osmanlı’nın Söğüt’ten sonra ilk başkenti olan Bursa, daha sonraki Osmanlı şehirlerinin gelişiminde anahtar bir rol oynadı. Şehirleşme alanındaki yeni yaklaşım Osmanlı sultanlarının sayesinde oldu ve bu sonra yapılan şehirlere örnek niteliğindeydi.
Bursa, Osmanlı sultanları tarafından kurulmuş ve yenilikçi bir yaklaşımla idare edilmiş bir şehir. Bu sebeple o zamana kadar görülmemiş bir şehir planlamasına sahip olmuş. Bir yandan Ahilik Teşkilatı ticari hayatı yürütürken, öte yandan şahısların veya kurumların, dini ve sosyal hizmetlere tahsis ettikleri bağışlardan oluşan bir vakıf sistemi şehrin gelişimine katkı sağlamış.
Bu noktada vakıf sistemini çekip çeviren, camii merkezli olmakla birlikte hamam, medrese, mektep, kütüphane, aşevi, darüşşifa, kervansaray, çarşı, din okulları gibi kurumlardan oluşan yapılar topluluğu olan külliyelerin yeri de çok büyük. Bunlar toplumun ihtiyaçlarına yönelik ve hayatlarını kolaylaştıran aynı zamanda mimari alanında da Osmanlı’nın mimarisi özelliklerini yansıtan en önemli yapılar. Külliyelerin bu noktada en büyük önemi, şehrin büyümesinde canlı ve hızlı üretime elverişli merkezler haline gelmesinde çok etkili olması. Osmanlı İmparatorluğu bu sistem sayesinde dünyada en hızla büyüyen imparatorluklardan biri oldu. Bugün Bursa’nın tarihi yerleri arasında en çok öne çıkan yapılar camiilerinden öte külliyeleri diyebiliriz.
Otantik Mimari Özellikleri: Bursa Tipi Mimari

Bursa üslubu dediğimizde Yeşil Cami ile başlayan sonrasında, Muradiye Cami ve Emir Sultan Cami ile devam edip Edirne’ye oradan İstanbul’a kadar taşınan çok geniş bir etki alanına sahip bir mimari üsluptan bahsediyoruz. Bu durumda Bursa’yı bu üslubun köklerinin bulunduğu yer olarak da düşünebiliriz. “Bursa stili” veya “ters t tipi” diye adlandırılan mimari plan, külliyelerin ve camilerin oluşumunda yalnızca Osmanlı’da kullanılan bir plandı. Mesela Bursa’nın tarihi yerleri olan külliyelerde, umumi mutfakların, camilerin ve medreselerin bir kompleksin içinde ayrı binada yer alması, camiilerde ise ferahlık ve aydınlığa önem verilmesi, İznik’te yaygın olan olarak görüldüğü şekilde tek kubbeden, Edirne ve İstanbul’da çok kubbeli yapıya geçilmesi, camii girişlerinde revaklı avluların olması, şadırvanın cami içinde olması gibi özellikler hep Bursa kökenli mimari özellikler.
Bir Kültür Başkenti Olarak Bursa

Bursa en eski Osmanlı dönemlerinden itibaren; önemli tarihi olaylara, efsanelere ve geleneklere ev sahipliği yapan bir şehir. Şehrin mistik imajını anlatmak için, eski Osmanlı sultanlarının türbelerini veya Hacıvat ve Karagöz’ün Orhan Gazi Külliyesi’nde çalışan işçiler oldukları efsanelerini örnek verebiliriz. Her ne kadar idari başkent bir süre sonra Edirne olmuş olsa da, Bursa her zaman sembolik başkent olarak manevi önemi devam etmiş. Zaten devletin kurucuları Osman ve Orhan Gazi’nin türbelerinin burada olması onu daha bir değerli yapıyor.
Bursa’da UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesindeki Yerler
Bursa’nın UNESCO hikayesiyse şöyle başlamış: 2000 yılında Bursa geçici listeye alınmış, sonra da 2014’te UNESCO tarafında Dünya Miras Listesi’ne girmeye hak kazanmış. Bu koruma Bursa’da 6’si içinde 1’i de Cumalıkızık’ta olmak üzere 7 yeri kaplıyor.
1) Ulu Cami ve Hanlar Bölgesi
2) Hüdavendigar Külliyesi (1. Murad)

3) Yıldırım Külliyesi (1. Bayezid)
4) Yeşil Külliye (1. Mehmed)
5) Orhangazi Külliyesi
6) Muradiye Külliyesi (2. Murad)
7) Cumalıkızık Köyü

Kaynak: Bizevdeyokuz.com




