İthaki Yayınları’ndan çıkan Sarı Yüz, tuzlu rüzgarın esintisinde sahil kenarında okunabilecek kadar akıcı, ama içindeki sert temalarla zihinde uzun süre yer edecek bir roman. Tatil çantasına atmalık, ama çıkarıp okuduktan sonra üstüne düşünmeden edemeyeceğiniz türden.
Sarı Yüz (Yellowface), yazarlık dünyasına içeriden, keskin ve rahatsız edici bir bakış sunuyor. R.F. Kuang’ın bu romanı, sadece bir yazarlar arası rekabet hikâyesi değil; aynı zamanda ırk, kültürel temellük, etik ve sosyal medya linci gibi günümüzün en tartışmalı konularına ayna tutan çok katmanlı bir anlatı.
Romanın merkezinde June Hayward var. Beyaz, Amerikalı ve vasat bir yazar olan June, bir zamanlar yakın arkadaşı olan ve edebiyat dünyasında büyük başarılara imza atan Amerikalı-Çinli yazar Athena Liu’nun ani ölümüne tanıklık eder. Ve işte orada, o ölüm anında, roman başlar: June, Athena’nın yayımlanmamış el yazmasını gizlice alır ve onu kendi eseri gibi yayımlar. Üstelik bunu yaparken adını bile değiştirir: Juniper Song.
Kuang, June Hayward karakteri üzerinden beyaz ayrıcalığı, edebiyattaki temsiliyet sorunları ve kültürel hırsızlık gibi sert başlıkları cesurca işler. June’un iç sesi, hem komik hem rahatsız edici. Kendisini sürekli mazur göstermeye çalışan bu iç monologlar, okuru onunla empati kurmaya değil, yüzleşmeye davet ediyor. Bazı bölümlerde June’un saçmalıkları karşısında yüksek sesle gülmeniz olası ama o kahkaha, hemen ardından gelen iç burkucu bir utançla gölgeleniyor.
Roman, aynı zamanda bir medya eleştirisi. Sosyal medya, özellikle X romanda neredeyse ayrı bir karakter gibi. Linç kültürü, yanlış bilginin yayılması, kamuoyunun adaleti belirleme gücü gibi unsurlar, June’un hikâyesiyle ustalıkla örülüyor. R.F. Kuang, “iptal kültürü”nün ahlaki sınırlarını sorgularken, okuru kesin bir taraf seçmeye zorlamıyor — tam aksine, gri alanlarda dolanmaya davet ediyor.
Sarı Yüz‘ün dili oldukça sade, akıcı ve zaman zaman eğlenceli. Yazar, akademik ya da entelektüel bir dilden uzak durarak, karmaşık meseleleri kolay okunur bir anlatımla aktarıyor. June Hayward’ın trajikomik çöküşü, bu nedenle hem düşündürüyor hem de eğlendiriyor.
Kaynak;Kültürsanatgazetesi /Ümit Güçlü




